İçeriğe geç

Özgüven sonradan kazanılır mı ?

Özgüven Sonradan Kazanılır Mı? Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Açısından Bir Değerlendirme

Özgüven, çoğu zaman kişisel bir özellik olarak görülse de aslında toplumsal yapılarla, kimliklerle, özellikle toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adaletle de doğrudan ilişkili bir kavramdır. İstanbul’da, 29 yaşında bir sivil toplum kuruluşunda çalışan biri olarak, sokakta, toplu taşımada, işyerinde gördüklerim, özgüvenin sadece bireysel bir mesele olmadığını gösteriyor. Peki, özgüven sonradan kazanılır mı? Bu sorunun cevabı, toplumun nasıl işlediğine, kişilerin kimliklerinin nasıl şekillendiğine ve bu kimliklerin toplumsal yapılarla nasıl etkileşime girdiğine bağlı.

Özgüvenin Toplumsal Temelleri: Cinsiyetin Rolü

Özgüven, çoğu zaman insanların içsel bir özellik olarak düşünülse de, toplumsal cinsiyetin ve kültürel normların büyük bir etkisi vardır. Kadınların ve erkeklerin toplumsal rollerine göre şekillenen özgüven düzeyleri, çok farklı olabiliyor. Sokakta, toplu taşımada, ofislerde, kadın ve erkeklerin davranış biçimlerinin farklı olduğunu gözlemlemek hiç de zor değil.

Örneğin, bir işyerinde bir kadın, bazen kendi fikirlerini dile getirmekten çekinebiliyor. “Benim söylediklerim belki de doğru değil,” gibi düşüncelerle, özgüvenini kaybedebiliyor. Oysa erkekler çoğu zaman kendilerini ifade etmekte daha rahat olabiliyorlar. Bu durumu sadece gözlemlerimle değil, sivil toplumda çalışırken pek çok kadından duyduğum hikayelerle de pekiştiriyorum. Toplumsal olarak kadınların daha az kendine güveniyor gibi görünmesinin sebepleri, yıllardır süregelen cinsiyet rollerine, eşitsizliklere ve bunların yarattığı psikolojik etkilerle açıklanabilir.

Tabii ki, bu durum değişiyor ve kadınlar, toplumun dayattığı sınırların ötesine geçiyor. Örneğin, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda çalışan kadın derneklerinde yer alan birçok kadının, zamanla özgüvenlerini kazandığını ve bunun sadece kendileri için değil, toplumsal değişim için de büyük bir etki yarattığını gözlemliyorum.

Çeşitlilik ve Toplumsal Cinsiyetin Özgüven Üzerindeki Etkisi

Çeşitlilik, özgüvenin kazanılmasında belirleyici bir diğer faktördür. İnsanların kimlikleri, toplumsal gruplara ait olmaktan öte, bu grupların farklılıklarını ve kimliklerini kabul etmeleri ile şekillenir. İstanbul gibi kozmopolit bir şehirde yaşarken, farklı etnik kökenlerden, inançlardan ve cinsel yönelimlerden insanlarla sıkça karşılaşıyorum. Herkesin özgüven düzeyi, bu kimliklerin nasıl şekillendiği ve kabul edildiğiyle doğrudan ilişkili.

Sokakta gördüğüm bir sahneyi hatırlıyorum; metroda oturan bir kadının başörtüsü nedeniyle yanındaki yolcuların ona bakışlarını fark ettim. Gözlerindeki tuhaf bakışlar, bu kadının özgüvenini düşürmek için yeterli olabiliyor. Yani, bazen bir insanın toplum tarafından kabul edilip edilmemesi, özgüvenini doğrudan etkiliyor. Çeşitlilik, toplumun her kesiminin kendini ifade etme şekline olanak tanımalı. Bu da ancak sosyal adaletin işlediği bir toplumla mümkün olur.

Sosyal Adalet ve Özgüven

Sosyal adalet, özgüvenin kazanılmasında büyük bir rol oynar. Toplumun, bireylere eşit fırsatlar sunması, onları dışlamaması, herkesin aynı şekilde değer görmesini sağlaması özgüvenin temellerini güçlendirir. İstanbul’da, işyerlerinde ve sokaklarda, farklı ekonomik statülerden gelen insanların özgüven seviyelerinin ne kadar farklı olduğuna şahit oldum. Zengin ya da yoksul olmanın, bir kişinin özgüvenine etkisi büyük. Çünkü toplum, genellikle daha zengin ve güçlü bireyleri daha fazla takdir ederken, düşük gelirli bireyler sıkça dışlanır ve göz ardı edilir. Bu durum da onların özgüvenini olumsuz etkiler.

Bir diğer gözlemi de, çeşitli engelleri olan bireylerle ilgili yapıyorum. Toplu taşıma araçlarında, engelli bireyler bazen ayrımcılığa uğrayabiliyor ve bu, onların özgüvenlerini daha da zedeliyor. Oysa, toplumsal adaletin sağlandığı bir dünyada, her birey, kim olursa olsun, kendini eşit bir şekilde ifade edebilmelidir. Özgüven, aslında sadece bireysel bir çaba değil, sosyal adaletin sağlanması ile herkes için elde edilebilen bir şeydir.

Özgüven Sonradan Kazanılır Mı? Kişisel Deneyimler

Peki, özgüven sonradan kazanılır mı? Bu soruya verdiğim cevap kesinlikle “Evet”tir. Ancak bu, sadece kişisel bir çaba ile değil, toplumsal değişimle de mümkün olur. Kendi deneyimlerime bakacak olursam, özgüvenimi kazanmak için yıllarca mücadele ettim. Genç yaşta, ailemin baskıcı tutumu, toplumun benim gibi genç bir kadından beklediği sınırlı rol ve cinsiyetin dayattığı yüklerle başa çıkmak kolay olmadı. Ancak zamanla, kendimi kabul etmeyi öğrendim. Aynı şekilde, çevremdeki pek çok insan da özgüvenlerini zamanla kazanabiliyor.

Özgüven kazanma süreci, hem bireysel bir yolculuk hem de toplumsal bir etkileşimdir. Özgüven, kişisel bir karar ve çaba ile elde edilse de, toplumsal yapılar ve sosyal adaletin sağlanması, herkesin eşit bir şekilde özgüven kazanmasına yardımcı olur. Kişisel mücadelelerin yanı sıra, toplumsal eşitlik ve adaletin sağlanması, özgüvenin kazanılmasında en önemli adımlardan biridir.

Sonuç: Özgüven ve Toplumsal Yapılar

Özgüvenin sonradan kazanılması, kişisel bir süreç olduğu kadar toplumsal yapılarla şekillenen bir yolculuktur. Cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet gibi faktörler, bir kişinin özgüvenini doğrudan etkiler. Toplumun her kesimi için eşit fırsatlar sunulmadığı sürece, özgüvenin kazanılması sadece bireysel bir çaba olmayacaktır. Sonuç olarak, özgüvenin kazanılması için toplumsal yapıları dönüştürmek ve herkese eşit haklar tanımak, özgüvenin sadece kişisel değil, kolektif bir kazanç olduğunu kabul etmek gerekiyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort
dilegno.com.tr Sitemap
tulipbet giriş