İçeriğe geç

Göm gök ne demek ?

Geçmişin İzinde Bir Sözcük: “Göm Gök” Ne Demek?

Bir tarihçi olarak, bazen tek bir kelimenin bile bir dönemi, bir halkın duygusunu ya da bir çağın zihniyetini yansıttığını görürüm. Diller, toplumların hafızasıdır; her kelime, bir zamanın tanığıdır. “Göm gök” ifadesi de bu türden, hem eski Türkçenin hem de Anadolu’nun halk dilinin içinde yankılanan gizemli bir kalıptır. Bu yazıda, “göm gök” kelimesinin anlamını tarihsel bir perspektiften ele alırken, dilin toplumsal dönüşümle nasıl iç içe geçtiğini inceleyeceğiz.

“Göm Gök”ün Kökeni: Eski Türkçeden Halk Diline

Türkçede “göm” fiili, “gömmek”, yani bir şeyi toprağa yerleştirmek anlamına gelir. “Gök” ise gökyüzünü, yüceliği, tanrısallığı temsil eder. Bu iki kelime yan yana geldiğinde, hem semantik hem de sembolik açıdan güçlü bir anlam üretir: yer ve gök arasındaki denge.

Eski Türklerde “Gök Tanrı” inancı, evrenin iki kutbu olan “gök” (ilahi olan) ve “yer” (insani olan) üzerine kuruluydu. Bu açıdan “göm gök” ifadesi, bir dualitenin, yani ölüm ve yaşam, yer ve gök, insan ve tanrı arasındaki bağı temsil ediyor olabilir.

Orhun Yazıtları’nda da benzer biçimde “yer-sub” (yer-sular) ve “gök” kavramları birlikte kullanılarak doğa ile kutsal düzen arasındaki ilişki vurgulanır. “Göm gök” ifadesi de bu kadim söylemin halk dilindeki yankısıdır: gömülen her şey aslında göğe emanet edilir.

Anadolu Ağızlarında “Göm Gök”: Bir Deyim mi, Bir Dua mı?

Anadolu’nun bazı yörelerinde “göm gök” ifadesi, “yerle gök bir oldu” veya “ortalık karardı” anlamında kullanılır. Bu kullanım, doğanın dengesi bozulduğunda, insanların bunu bir tür kutsal uyarı olarak yorumlamasına dayanır. Yağmurun bastırdığı, gökyüzünün kapandığı zamanlarda yaşlılar hâlâ “göm gök oldu ortalık” der. Bu ifade, aslında hem bir meteorolojik gözlem hem de toplumsal bir duygunun ifadesidir.

Sözün etimolojik ve duygusal katmanlarını düşündüğümüzde, “göm gök” hem korkuyu hem de saygıyı barındırır. İnsan, doğanın kudreti karşısında kendi küçüklüğünü hisseder. Bu, tıpkı tarih boyunca medeniyetlerin doğa olaylarına yüklediği kutsal anlamlar gibidir.

Tarihsel Kırılmalar: Gökten Yere İnen Anlamlar

“Göm gök” ifadesi, Türk kültür tarihinin kırılma noktalarını da yansıtır. Orta Asya bozkırlarında doğaya tapınan toplumlar, göğü Tanrı’nın mekânı olarak görürken; İslamiyet’in kabulüyle birlikte gök, Allah’ın kudretinin simgesine dönüşmüştür. Bu dönüşümle birlikte, “gök” kutsal kalmış ama “göm” –yani toprak– insanın faniliğini temsil etmeye başlamıştır.

Tarih boyunca bu ikilik, sanat eserlerinden halk türkülerine kadar pek çok alanda yaşamıştır. Örneğin, bir Türkmen ağıtında şöyle denir:

Göm gök oldu dünya, gözüm kararır / Giden dönmez oldu, gönlüm yanar.

Bu dizede “göm gök”, hem karanlığı hem de duygusal bir çöküşü anlatır. Toplum, doğa olaylarını ya da trajedileri dilin metaforik gücüyle anlamlandırır.

Toplumsal Dönüşüm ve Dilin Evrimi

Her tarihsel dönem, dilde yeni anlam katmanları yaratır. Cumhuriyet dönemiyle birlikte, halk dilinde kullanılan birçok eski ifade modernleşme süreciyle geri plana itilmiştir. Ancak “göm gök” gibi kelimeler, kültürel hafızanın derinliklerinde yaşamaya devam eder.

Bugün bu sözü duyan genç biri, belki anlamını bilmez ama tonundan, sesinden, ritminden bir şey hisseder: bir hafıza izi. Dilin en büyüleyici yanı da budur; anlam kaybolsa bile duygusal yankı sürer.

Tıpkı toplumların geçmişte yaşadığı kırılmalar gibi, kelimeler de dönüşür, göç eder, yeniden doğar. “Göm gök” ifadesi, bize bu dönüşümün sürekliliğini hatırlatır: hiçbir dilsel yapı donmuş değildir; tıpkı tarih gibi, her an yeniden yazılır.

Geçmişten Günümüze: “Göm Gök”ten Ne Öğrenebiliriz?

“Göm gök ne demek?” sorusu, aslında daha derin bir şeyi sorgulamamıza vesile olur: Biz geçmişi nasıl okuyoruz? Bir kelimenin kökenine bakarken sadece dilbilim değil, tarih, sosyoloji ve kültür de devreye girer.

Bugün “göm gök” dediğimizde, hem doğanın dengesini hem insanın içsel dünyasını hem de toplumun tarihsel deneyimini aynı potada eritiriz.

Dil sadece iletişim aracı değil, geçmişle bugünü bağlayan bir köprüdür. Tarih ise bu köprünün üzerinden geçen hikâyelerdir.

Okuyucuya Sorgulama Alanı

– “Göm gök” gibi unutulmuş sözler sizce dilimizin hangi yönünü koruyor?

– Modern dünyada bu tür ifadelerin kaybolması, toplumsal hafızamızı nasıl etkiliyor?

– Sizce bir kelimenin anlamı mı önemlidir, yoksa onun taşıdığı duygusal miras mı?

Sonuç: Bir Sözün Gölgesinde Tarihi Görmek

“Göm gök” sadece iki kelimeden ibaret değildir; o, göğün mavi sessizliğini ve toprağın derin hüznünü birleştiren bir ifadedir. Tarihin içinde yol alırken, bu tür sözler bize insanın doğayla, inançla ve kaderle kurduğu ilişkinin izlerini gösterir.

Geçmişi anlamak, sadece olayları değil; kelimeleri de anlamaktan geçer. Çünkü bazen bir kelime, bir çağın bütün hikâyesini fısıldar.

Ve belki de “göm gök” dediğimizde, aslında hem göğe hem toprağa, yani insanın kendine seslenmiş oluruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort
dilegno.com.tr Sitemap
tulipbet girişprop money